Anadolu’nun hem coğrafi hem de kültür olarak en önemli bölgelerinden biri Ak Denizdir. Ak Deniz Bölgesi’nin doğusunu oluşturan Dağlık ve Ovalık Kilikya, Ovalık Kilikya’yı tümünü kapsayan Çukurova bugün olduğu gibi geçmişin her evresinde ana çekim merkezlerinden bir tanesidir. Çukurova’nın kuzey-kuzeybatı yönde sınırını Toros sıra dağları oluşturmaktadır ve Çukurova’yı Anadolu’nun iç kısımları ile ayrılmaktadır. Doğu yönde ise Amanos Dağ sırası (Nur Dağları) doğal sınırdır, Çukurova’yı Güney Doğu Anadolu ve Kuzey Suriye bölgesinden ayrılmaktadır. Güney yöndeki sınırı Ak Deniz, batı yöndeki sınırı ise genelde Mersin-Mezitli Deresi (Vadisi) olarak görülmektedir.

Adananın da İçinde bulunduğu Çukurova, günümüzde olduğu tüm tarihsel süreç boyunca önemini kaybetmemiş ve farklı isimlerle anılmıştır. MÖ. II. Bin yılda Çukurova, siyasi-coğrafi açıdan Kizzuwatna olarak tanımlanmaktadır. Araştırmacıların bölgesel bir krallık olduğu yönünde ortak fikri benimsedikleri Kizzuwatna Hititlerle siyasi-askeri ve ekonomik açıdan sürekli temas içerisinde olmuştur. Geç Tunç Çağı sonuna gelindiğinde (Ege Göçleri ya da bir diğer adı ile Deniz Kavimleri göçünün de nedenleri arasında görüldüğü) Anadolu da birliği bozacak olan sistemsel bir çöküş vardır. Bu süreçte Anadolu’nun ilk imparatorluğu (Hitit) siyasi birlik açısından son bulmuş ve daha lokal yönetimler görülmeye başlanmıştır. MÖ. I. Bin yılın ilk yarısı boyunca devam eden tarihsel aralıktaki bölgesel bilgilerimiz daha çok Geç/Yeni Assur kaynaklarına dayanmaktadır. Çukurova bu dönemde coğrafi özellikleri öne çekilerek iki ayrı siyasi yapı olarak tanımlanmaktadır. Bugünkü Adana ve çevresi Oue olarak tanımlanmaktadır. 

Çukurova dendiğinde dün olduğu gibi bugünde akla ilk gelen Adana’dır. Bu isim oldukça eskiye gitmektedir. MÖ. 2. Bin yılın ortalarında Eski-Orta Hitit belgelerinde Ad/taniia  ismi ile karşılaşılmaktadır. Hitit yazılı belgeleri içerisinde birden çok belgede adı geçen Adana görünen o dur ki Kizzuwatna bölgesindeki en güçlü yerleşimlerden biridir. 

Yazılı belge olarak Adana adına, bugün Osmaniye il sınırları içerisinde yer alan ve ülkemizin ilk açık hava müzesi unvanını taşıyan Karatepe/Aslantaş-Azatiwata yerleşimi çift dilli yazıtlarında da rastlanmaktadır. Ad/taniia, Adaniia ismi ile Adana isminin eşitlenmesinden ilk kez Olmstead bahsetmiştir. Bu eşleşmeye temkinli yaklaşan bilim insanları da bulunmaktadır. Bu isimin yerleşim olarak lokalizasyonu kesin kanıtlar ile ortaya henüz konmamış olsa da en güçlü aday Adana kent merkezindeki Tepebağ Höyüktür. 2013 yılından beri çalışmaların devam ettiği Tepebağ Höyük yerleşimi Adana’nın merkezi konumadır ve yürütülen çalışmalar ile ortaya konacak olan sonuçlar, hem Adana hem de Ak Deniz Arkeolojisi için yeni bakış açıları oluşturacaktır.